5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 9'uncu maddesinin birinci fıkrasında
kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarların ayrı ayrı
gösterilmesi halinde beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların
beyannamelerinde gösterilen zararların indirim konusu yapılacağı hükme
bağlanmıştır. |
|
“(1)
Kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesinde her
yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla aşağıda belirtilen
zararlar indirim konusu yapılır: |
|
a) Beş
yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan
zararlar. |
|
1) Son
beş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanunî süresinde verilmiş
olması. |
|
İlgili
hükümlerin incelenmesinden de görüleceği üzere, geçmiş yıl zararlarının kurum
kazancından mahsup edilebilmesi için her yılın zararının beyannamede ayrı
ayrı gösterilmesi gerekmektedir. Aksi bir uygulama, kurumları, istedikleri
geçmiş yıl zararlarını indirmeye götürür ki vergi kanunlarının bu şekilde
yorumlanması mümkün bulunmamaktadır. Vergi kanunlarımızda yer alan hükümler,
vergi matrahının isteğe bağlı değil, belli esaslara göre kesin bir şekilde
belirlenmesi gerektiği yönündedir. |
|
Buna
göre, mükelleflerce kurumlar vergisi beyannamelerinde indirim konusu
yapabilecekleri geçmiş yıl zararları bulunmasına rağmen ilgili hesap dönemi
için kâr beyan ederek geçmiş yıl zararlarının indirim konusu yapılmaması
durumunda, bu dönemi izleyen yıllarda indirim konusu yapma hakkı bulunduğu
halde kâr beyan edilmesi nedeniyle kullanılmayan geçmiş yıl zararlarının
mahsup edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca, ilgili dönemde söz konusu kâr
beyanı nedeniyle indirim konusu yapılabilecek geçmiş yıl zararları
haklarından vazgeçtiklerinin kabul edilerek, kâr beyan edilen dönemin
düzeltilmesi de söz konusu olmayacaktır. |
|
Mahsup
yapılabilecek zararların “mali zarar” niteliğinde olması gerektiği, beyannamede gösterilen “Gelecek Yıla Devreden Cari Yıl Zararları” açıklamasından anlaşılmaktadır. Bu sebeple bilanço üzerinde
izlenen “ticari zarar”
tutarlarının zarar mahsubu uygulaması açısından bir önemi bulunmamaktadır.
Geçmiş yıl zararlarının beyannamelerde ayrı ayrı belirtilmesinden maksat,
geçmiş yıl zararının üzerinden 5 yıl geçmesini önlemek ve kar olduğu dönemde
hangi dönemin veya dönemlerin mahsup edildiğinin takibini sağlamaktır. Bu
sebeple 5 yıl nakledilmek istenildiği durumda mevcut haktan vazgeçmemek için
her dönem ayrı ayrı gösterilmesi gerekmektedir. |
|
Bilindiği
üzere 5520 sayılı KVK’nun 14.maddesinde “Kurumlar
vergisi mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur...” denilmektedir. Mükelleflerin bu maddeler doğrultusunda
faaliyetlerinden ötürü mali zararı bulunmasına karşılık beyannamelerinde kar
beyan etmeleri mümkün bulunmaktadır. Bu durumda bulunan bir mükellefe
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nca 30.03.2005 tarih ve 6289 sayılı mukteza
ile cari yılda mali zararı bulunmasına karşılık, isteyerek kar beyan etmesi
sonucunda, önceki yıllardan devreden geçmiş yıl zararlarını sonraki yıllarda
beyan edeceği kurum kazancından mahsup etmesinin mümkün olmayacağı belirtilmiştir.
Benzer nitelikte çok fazla mukteza bulunmaktadır. |
|
Buraya
kadar yaptığımız açıklamalar beyanname üzerinde geçmiş yıl zararlarının
takibi olup, bilançoda yer alan “570 Geçmiş Yıl
Karları” ve “580
Geçmiş Yıl Zararları” hesaplarının
beyannamede üzerinde takip ettiğimiz zararlardan çok farklıdır. Yukarıda da
bahsettiğimiz gibi mali zarar olarak 5 yıldan fazla nakledilmemek üzere takip
ettiğimiz zarar “580 Geçmiş Yıl Zararları” hesabı ile tutarsızlık gösterecektir. Sebebi ise Kanunen
Kabul Edilmeyen Giderler nedeniyle mali zararın düşmesidir. Ancak
K.K.E.G.’nin olmadığı bir işletmede ticari kar ve mali kar eşit olacaktır.
Buda vergi kanunlarımızın indirilecek ve indirilemeyecek giderler bölümlerine
baktığımızda pek karşılaşılan bir işletme türü değildir. |
|
Beyanname
üzerinde yapmış olduğumuz mahsup işlemi muhasebe kayıtlarında herhangi bir
işlem yapılmasını gerektirmemektedir. “Genel Kabul
Görmüş Muhasebe İlkelerinde Öz kaynaklara İlişkin ilkeleri” incelediğimizde “Öz
kaynakların bilançoda net olarak gösterilmesi için geçmiş yıllar zararları
ile dönem zararı öz kaynaklar grubunda indirim kalemleri olarak yer alır.” denilmektedir. Bu durumda 570 ve 580 hesaplarda yer alan
Geçmiş Yıllar Karları ve Zararlarını mahsup etmemizin doğru bir uygulama
olmayacağını göstermektedir. |
|
“Genel
Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri |
|
c) Öz
Kaynaklara İlişkin İlkeler |
|
3)
Azalan Öz kaynağın Belirtilmesi İlkesi: İşletmenin hissedarları tarafından
yatırılan sermayenin devam ettirilmesi gerekir. Bu ilke süreklilik kavramına
dayanır. |
4)Öz
Kaynağın Net Olarak Gösterilmesi İlkesi: Öz kaynakların bilançoda net olarak
gösterilmesi için geçmiş yıllar zararları ile dönem zararı öz kaynaklar
grubunda indirim kalemleri olarak yer alır. Bu ilke işletmenin sürekliliği
kavramına dayanır.” |
|
Diğer
taraftan TTK’nın 509. Maddesine göre “Kâr payı ancak
net dönem kârından ve serbest yedek akçelerden dağıtılabilir.”denilmektedir. Kar dağıtımı sırasında dikkat edilmesi gereken
geçmiş yıl zararlarının durumudur. Türk Ticaret Kanunun’da kar payının sadece
net dönem karından ve bu amaçla ayrılmış olan yedek akçelerden
dağıtılabileceği belirtilmiştir. TTK'nun 507.nci maddesine göre her pay
sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre, pay sahiplerine dağıtılması
kararlaştırılmış "Net Dönem Kârına" payları oranında katılma hakkına sahiptir. Öte yandan.
TTK'nun 508.nci maddesinde,"Yıllık Kâr" bilançoya göre belirlenir, ifadesi kullanılmıştır. Bu
düzenleme ile 507. madde de yer alan net dönem kârı ifadesi birlikte
değerlendirildiğinde, artık ortaklara dağıtabilecek kârın "Net Dönem Kârı" olduğu,
TTK'nun da açık olarak ortaya konulmuştur. Yedek akçelerde bu tanımlamalar
dikkate alınarak ayrılacaktır. Ayrılan yedek akçenin şirketin zararlarını
kapamada kullanılabileceği göz önüne alındığında, bir zarar mevcut ve
indirilmesi de zorunlu iken geçmiş yıl zararlarını düşmeden yedek akçe
ayrılmasının her hangi bir faydası olmayacaktır. Çünkü şirketin gerçek karı,
önceki yıl zararlarının düşülmesinden sonra anlaşılabilecektir. Bu durumda
şirketin geçmiş yıllara ait zararları varsa, dağıtılacak kardan öncelikle bu
zararlar mahsup edilir, sonra kalan net kısım dağıtılabilir. Bu durumda 570
ve 580 hesapların mahsup edilmesi işlemi kar dağıtımı ve yedek ayrılması
aşamasında yapılması Tek Düzen Muhasebe Uygulama Tebliği ve Türk Ticaret
Kanunun ilgili hükümlerine uyum sağlaması açısından uygun olacaktır. |
|
____________________
/ ____________________ |
|
570-
GEÇMİŞ YIL.KARLARI |
|
331-
ORTAKLARA BORÇLAR |
|
540-
YASAL YEDEKLER |
|
580-
GEÇMİŞ YIL ZARARLARI (-) |
|
____________________
/ ____________________ |
|
|
|
Sonuç: İşletmenin geçmiş yıl zararları kurumlar vergisi
beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve son beş
yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanunî süresinde verilmiş
olması şartıyla dönem karından indirilmesi imkanı bulunmaktadır. Burada
dikkat edilmesi gereken takip eden dönemler itibariyle zarar olsa dahi geçmiş
yıllar zararlarının beyannamede gösterilmesi gereğidir. Söz konusu zararların
beyannamede gösterilmemesi durumunda Vergi İdaresi, Kurumlar Vergisi Kanunun
9. maddesini gerekçe göstererek indirim hakkından vazgeçildiğini ve sonraki
yıllarda da indirim hakkından faydalanılmaması gerektiği görüşündedir. Mahsup
işleminin muhasebe kayıtları açısından incelendiğinde; Tek Düzen Muhasebe
Uygulama Genel Tebliğinin Öz Kaynaklara İlişkin İlkeler bölümünde “geçmiş yıllar zararları ile dönem zararı öz kaynaklar grubunda
indirim kalemleri olarak yer alır” ifadesinden
ve Türk Ticaret Kanunun kâr dağıtımına ilişkin hükümlerinden hareketle,
tebliğ ve kanuna aykırı işlem yapmamak için 570 ve 580 hesapların birbirleri
ile mahsup edilmesinin kar dağıtımı ve yedek akçe ayırma aşamasında
yapılmasının doğru bir uygulama olacağı ortaya çıkmaktadır. |
Yorumlar
Yorum Gönder